Kutsal Kitap, Muhammed’den söz ediyor mu?

Başlangıç

Selâm-ı Aleyküm

İsa, barış sağlıyan biriydi ve öğrencilerine aynı şekilde davranmayı öğretiyordu. Hıristiyanların barış içinde yaşamalar, ve sadece aile veya dinî bakımından aile üyeleri gibi onlara en yakın olanlar değil, ayrıca komşuları – yani tanıdıkları herkesi sevmeleri gerekiyor.  İsa, öğrencilerine onlara karşı gelenleri bile sevmelerin gerektiğini öğretiyordu!

Bu nedenle seven ve saygılı bir niyetle sizi bu kitapcıkta yazılan şeyleri okumaya davet ediyorum.

Müslüman arkadaşlarıma konuştuğum zaman, sık sık Hıristiyan inançlar hakkında, ‘Kutsal Kitap değiştirilmiştir’, ‘Hıristiyanlar, üç tanrıya tapınıyorlar’, ‘Tanrı’nın asla oğlu olamaz’, ‘Batıda toplum, Hıristiyanlıktan dolayı ahlaksızdır’ gibi, bir kaç yanlış anlaşmazlık ve yanlış kanıya sahip oldukları öğreniyorum.  O konuları başka kitapcıklarda ele aldım, ama şimdi başka yanlış bir kanıyı ele almak istiyorum:  Kutsal Kitab’ın Muhammed’den söz ettiği kanısı.

Raşit’le bir Sohbet

Müslüman arkadaşım Raşit’le bir sohbet, bu şekilde başlamıştır:

‘Biz Müslümanlar, İsa’nın peygamber olduğuna inanıyoruz. Ne diye Hıristiyanlar, Muhammed’i peygamber olarak kabul etmiyorlar?’

‘Muhammed’i peygamber olarak tanısaydık, Hıristiyan değil, Müslüman olacaktık.’

‘Evet, ama sizin Kutsal Kitab’ınız, Muhammed’den söz ediyor. İsa bile gelişinden önceden haber vermiştir.’

‘Kutsal Kitap işte burada, Muhammed’den söz ettiği kıtayı gösterebilir misiniz?’

‘Bilmiyorum ama Kuran’a göre sizin Kutsal Kitap, Muhammed’in gelişinden önceden söz ediyor.’

Bir çok yıldan beri, Müslüman bilginler, Muhammed’in gelişi hakkında Tevrat, Zebur ve İncil’de kehannette bulunan kıtaları aramışlardır, ama başaramamışlardır.  Bu kitapcık, Muhammed’in gelişi hakkında söz ettiği diye iddia edilen Kutsal Kitap’tan üç temel parçayı inceleyecek.  Ama bunu yapmadan önce, lütfen İsa’nın öğrencilerin (yani Hıristiyanların) neden Kutsal Kitap’tan başka bir kitaba, neden İsa Mesih’ten başka bir Kurtarıcı’ya gerek olmadıkları açıklamama izin veriniz.

Eve gelmek için uçak biletleri

Amerika’da üniversite’de okuyan bir oğlu olan Birleşik Krallık’ta oturan bir baba varmış.  Baba, oğulun üniversite fasılası zamanı Birleşik Krallık’ta büyük bir aile düğününe katılabilmesi için eve gelmesini istiyormuş. Uçak biletleri çok pahalı olduğu için, biletleri kendi almaya karar vermiş.

İlk olarak baba, biletlerin ne kadar pahalı olduğu bildiği ve bu nedenle onları alıp oğluna postayla göndereceğini söyleyen bir mektup yazmış.  Oğul, biletleri kendi almamalıymış (zaten alamazdı!) babasının biletleri içeren mektubunu beklemeliymiş.

Sonra ona biletleri ayarlamakta olduğu, bir sonraki mektupta onları göndereceğini söyleyen ikinci bir mektup göndermiş. Baba, oğluna ‘O mektubu bekle,’ dize yazmış, ‘sonra biletleri beni görmek üzere yanıma gelmek için kullan.’

Üçüncü mektup gelince, oğul onu açmış, içinde söz edilen biletleri bulmuş! Birleşik Krallığa yolculuğu hakkında mutluymuş onu dört gözle bekliyormuş, ama sonra postada başka bir mektup gelmiş…

Bu dördüncü mektup, babanın elyazısıyla yazılmamış, ama imzası aşağıda atılmış! Bu mektup, oğulun o biletleri atması, uçma dersleri yapması ve bir uçak yaratmasını ve bu aracıyla Birleşik Krallığa babasının yanına gelmesini söylemiş!

Şimdi değerli okuyucular, size göre oğulun ne yapması gerek?  İlk üç mektubu atarak, dördüncüye kulak asması mı gerekiyordu? Elbette değil!

İsa’nın öğrenciler için de aynıdır.  Kutsal Kitabın sadece İncil (Yeni Antlaşma) değil, ayrıca Tevrat (Musa’nın kitapları), Zebur ve başka peygamberlerin yazıları içerdiğini biliyor muydunuz? Bunlar, Tanrı’nın mektuplarıdır.  Günahımızdan dolayı Tanrı’yla huzurumuz olmadığını söylüyorlar.  Cennete girmeyi hak etmemişiz.  Kendimize bırakılsak, oraya girmek için ‘bilet’ satın alamıyoruz.  Ama merhametli Tanrı, bileti yani Kurtarıcıyı kendi göndereceğine söz vermiştir! İbrahim, Nuh, Musa ve Davud gibi Eski Antlaşmadaki tüm peygamberler, Tanrı’nın hak ettiğimiz günahların cezayı ödeceği Kurtarıcı vereceği büyük vaadından hatırlatıyor.  Tanrı’nın son mektubu olan İncil, Tanrı’nın o vaadı nasıl gerçekleştirdiğini tasvir ediyor.  Kurtarıcı gelmiştir. Cennete yol açılmıştır.  Hikâyedeki oğul gibi, Hıristiyanlar bütün bu Tanrı’dan gelen değerli mektupları reddederek, başka bir mektup aramalı mı? Kesinlikle hayır! Şimdi, Müslümanlar tarafından Muhammed’in gelişini önceden bildiren parça oldukları sanılan Kutsal Kitap’tan üç temel parçaya bakalım.

 

I  Tevrat, Muhammed’den söz ediyor mu?

Müslümanlar, Tanrı’nın Musa’ya verdiği sözden (Tevrat’ta bulunan) Yasa’nın Tekrarı 18:18’den bahs ediyorlar:

‘Onlara kardeşleri arasından senin gibi bir peygamber çıkaracağım. Sözlerimi onun ağzından işiteceksiniz. Kendisine buyurduklarımın tümünü onlara bildirecek.’

Müslümanlar, bu peygamberin Muhammed olduğuna inanıyorlar.  İbrahim’in iki oğlu vardı; İsmail ve İsaak. ‘Kardeşleri arasından’ sözlerin İsmaillileri kast ettiği farz edilir ve Muhammed, İsmail’in soyunda geldiği için, söz edilen peygamber Muhammed olmalı.  Ama bu sözün çevresine kısa bir bakış, İsmaillilerin söz konusu olmadığı gösteriyor.

‘Onlara’ ve ‘kardeşleri’ sözcüklerle Tanrı, kimden söz ediyor?

Babam, Arapça öğretmen olarak çalışıyordu ve sık sık Arapça ödevimi yapmama yardım ediyordu.  Bir sözcüğün anlamını ondan sorduğum zaman, cümlenin veya parağrafın tümünü okumamı söylüyordü. Genellikle sözcüğü bağlantılı olarak okuyarak anlamını kendi çıkarıyordum! Kutsal Kitabı okuduğumuz zaman da aynı şeyi yapmalıyız.  Bir sözü veya parağrafı çevresinden ayrı olarak okuyarak ondan söylemesi istediğimiz anlamı çıkarmamalıyız.  Ayetin bulunduğu bağlamın tümüne bakmalıyız.

Bu peygamberlik, Tanrı’nın Musa’ya verdiği İsrailli halkın (ve özellikle Levilioğulların) vaadedilen ülkeye girdikleri zaman nasıl davranmaları emreden bir nutuğun bir kısmıdır.  Bölümün ilk iki ayeti, Tanrı’nın ‘kardeşleri’ sözcüğüyle ne demek istediğini açık ediyor: ‘Levili kâhinlerin, bütün Levi oymağının öbür İsrailliler gibi payı ve mülkü olmayacak. RAB için yakılan sunularla, RAB’be düşen payla geçinecekler. Kardeşleri arasında mülkleri olmayacak. RAB’bin onlara verdiği söz uyarınca, RAB’bin kendisi onların mirası olacak’ (Yasanın Tekrarı 18:1-2).

Tanrı’nın Levililer hakkında konuştuğu, açıktır. ‘Kardeşleri’ İsrailin diğer oymakları kast ediyor.  Musa, Tanrı’nın Yahudilerden, yani kendi kardeşleri arasından, onun gibi bir peygamber çıkaracağını söylemiştir.  Gelecek olan peygamber, Yahudi olacaktı. Muhammed Yahudi değildi. Arap olarak doğmuştur.  Arap halkı, İsrail oymaklarından biri değil.  Yani Muhammed, Musa’nın kardeşi değildi.

Musa gibi bir peygamber tarifi, kimin için uygundur?

İsa Mesih için uygundur.  İncil, bütünlük olarak, Musa’nın Yasanın Tekrarı bölüm 18’deki kehantin Nasıralı İsa Mesih’te yerine geldiğini belli ediyor.  İsa, Meryem aracılığıyla Yahuda soyundan gelmiştir.  Yani Yahudiydi, Musa gibi İsrailliydi.

İsa, kendi bunu söylemiştir: ‘Musa’ya iman etmiş olsaydınız, bana da iman ederdiniz. Çünkü o benim hakkımda yazmıştır’ (İncil, Yuhanna 5:46-47). Hiç bir zaman ‘Musa, Muhammed hakkında yazmıştır’ dememiştir.

İncilde başka bir kısımda (Yuhanna 1:45) Filip elçi tarafından söylenen bu sözcükleri okuyoruz: ‘Musa’nın Kutsal Yasa’da hakkında yazdığı, peygamberlerin de sözünü ettiği kişiyi, Yusuf oğlu Nasıralı İsa’yı bulduk’. Elçilerin İşleri bölüm 7’de İstefanos, Musa’nın İsa Mesih’in gelişinden önceden söz ettiğini  açık olarak söylemiştir.  Elçi Petrus, aynı şeyi Elçilerin İşleri 3:19-23’te ilân etmiştir:

Öyleyse, günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı’ya dönün. Öyle ki, Rab size yenilenme fırsatları versin ve sizin için önceden belirlenen Mesih’i, yani İsa’yı göndersin. Tanrı’nın eski çağlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, her şeyin yeniden düzenleneceği zamana dek İsa’nın gökte kalması gerekiyor. Musa şöyle demişti: ‘Tanrınız Rab size, kendi kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak. O’nun size söyleyeceği her sözü dinleyin. O peygamberi dinlemeyen herkes Tanrı’nın halkından koparılıp yok edilecektir.’ (italiği ben ekledim)

II  Eski Antlaşma’da başka bir kısım, Muhammed’den söz ediyor mu?

Müslüman bilginlerin iddialarını desteklemek için kullandıkları ikinci bir ayet, Yeşaya 19:12’dir – ‘Kitabı okuma bilmeyen birine verip, “Rica etsek şunu okur musun?” diye sorduklarında ise, “Okuma bilmem” yanıtını alırlar.’

Müslümanlar, bu noktaları ısrar ediyorlar: (a) bu ayette söz edilen kitap, Kurandır; (b) kitabı ona verilen kişi, Muhammed’dir; ve (c) kitabı okumasını rica eden kişi, Melek Cebrail’dir.  Melek Cebrail’in Allah’ın sözleri ona gösterdiği zaman okumayı bilmediği için, Muhammed bu bireyin tarifine uyduğunu ileri sürüyorlar.

Şu sözleri içinde bulundukları bağlamdan ayırmamalıyız.  Kutsal Kitabı bulup Yeşaya bölüm 29’un tümünü okumanıza sizi teşvik ederim.  Ayetin bağlamını anlamak için, (M.Ö. 8 yüzyılda yaşayan) Yeşaya’nın Muhammed hakkında değil, Mesih hakkında birçok ayrıntı verdiği için, ‘Mesihî peygamber’ olarak tanındığını anımsamalıyız.

Yeşaya 29’da Tanrı, Yahuda’ya o zamanki günahları için (yani M.Ö. 702) onu yargılayacağını ilân ediyor.  Bu bölüm, bir yıl geçmeden önce büyük Asur Kralı Sanherib Kudüs’e karşı çepeçevre ordugah kuracağına işaret ediyor.  (Ariel adı ona verilen) Kudüs, düşmanları tarafından saldırılacak ve Tanrı’ya karşı günahları için cezalandırılacaktı, sonra o düşmanlar sırayla hak ettikleri cezayı çekeceklerdi (ayet 4-8).

Yeşaya’nın günündeki Yahudiler, bilerek ruhsal olarak körlenmişlerdir.  Kutsal Kitap, onlara mühürlenmiş gibi olmuştu, ve Yahuda’nın sahte peygamberleri, bu durumda hiç yardım etmiyorlardı (ayet 9-10).  Sonra Yeşaya peygamber, o günkü insanların gerçeğe dinlemeye hazır olmadıklarını onları ‘okuma bilen’ ama mühürlenmiş olduğunu söylerek okumamak için mazeret çıkaran bir kişiye benzeterek  tasvir ediyor.  Bundan sonra Yeşaya, halkı okumayı bilmedeği için ‘okuma bilmem’ diye mazeret çıkaran bir kişiye de benzetiyor (ayet 12).

Bu ayetin vurguladığı nokta, Yeşaya’nın günkü halkın peygamberler aracılığıyla söylenen Tanrı’nın Kutsal Söz’üne dikkat vermemesidir.  Bu sözü istemiyorlardı! 13-16 ayetler, mühürlenmiş akıllarından dolayı, Asurlular şehri kuşatmak için geldikleri zaman, Tanrı’nın Söz’ünü reddettikleri için ıstırap çekeceklerini açıklıyor. Ama genellikle olduğu gibi Tanrı, gelecekte halkın söz dinleyeceği daha iyi bir gününü gösteriyor.

Bu ayetlerin bağlamına baktıktan sonra, Muhammed’le hiç alaka olmadıkları açıktır!

III  İncil, Muhammed’den söz ediyor mu?

‘Kutsal Kitab’ınıza göre İsa, Yardımcı olarak hitap ettiği bir peygamberden söz etmedi mi? Bu açık olarak Muhammed hakkında bir peygamberliktir.’

Müslümanlar sık sık bu iddiayı ediyorlar.  Kuran böyle ilân ediyor: ‘Ve Meryem oğlu İsa bunu demiştir: Ey İsrail Çocukları! Bak! Ben Allah’ın ulağıyım, benden önce  Tevrattaki (gösterilen) şeyleri doğruluyorum ve adı Ahmad (Övülen biri) olan, benden sonra gelen bir ulaktan müjde veriyorum (Kuran 61:6).

Müslümanlar, Yuhanna 14:1-20 gibi parçalara hitap ediyorlar.  Burada İsa, ölümünden ve cennete gideceğinden, öğrencileri için ne yapacağından söz ediyordu.  Böyle yazıyor:

‘Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım. Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.” Tomas, “Ya Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?” dedi.

İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.’ (İncil, Yuhanna 14:1-6)

Sonra İsa bu şekilde devam ediyor:

‘ Beni seviyorsanız, buyruklarımı yerine getirirsiniz. Ben de Baba’dan dileyeceğim. O sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı…verecek’. Müslümanların çoğu, ayetin sadece bu ilk kısmından söz ederek, o zaman Kutsal Kitabı kapatıyorlar! İsa, başka bir şey söylemeseydi, bu Yardımcı’nın kimliği hakkında spekülasyon yapabilirdik.  Ama İsa, Yardımcı’nın kimliğini belli ediyor,  ‘Gerçeğin Ruhu’nu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır. Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır.’ (İncil, Yuhanna 14 :15-20).

Müslümanlığın ta ilk yüzyıllarından beri Müslüman öğrencileri, bu Yardımcı’nın Müslümanlığın Peygamberi Muhammed olduğunu kanıtlamaya çalışmışlardır.  ‘Yardımcı’ diye çevrilen Grekçe parakletos sözcüğün, Ahmad veya Muhammad anlamlı paraklutos veya ‘övülen biri’ diye çevrilmenin gerekli olduğunu iddia ediyorlar.  Bu, Kutsal Kitab’ın değiştirildiğine dair bir kanıt olduğunu ileri sürüyorlar! Halbuki bu alanda bilgili her hangi bir öğrenci, bu çevrin ‘yozlaştırılmiş’ olması için  hiç bir kanıtın olmadığını söyleyecektir.  Muhammed’den önce yazılan Grekçe el yazmalarından bulunan tümü,  paraklutos değil, parakletos yazıyor.  Bugün Muhammed’den önce tarihli 70’ten çok Grekçe elyazısı bulunuyor, hiç biri paraklutos  sözcüğü kullanmıyor ! Hepsi parakletos sözcüğü kullanıyor.  Doğrusu  paraklutos sözcüğü, Kutsal Kitab’ın tümünde bulunmuyor.

Bu parakletos, Yardımcı’nın gelişi ve kimliği hakkındaki belirlenen ayrıntılara bakarak, bunların Muhammed için geçerli olup olmadıklarına bakalım :

1)  O size başka bir Yardımcı verecek.

Müslümanların iddia ettikleri gibi, Grekçe ilk sözcük paraklutos olsa bile, cümle ‘size başka bir övülen biri verecek’ diye geçecekti.  Ama bu anlaşılmaz ve bağlamsızdır.  İsa’nın burada söylediği budur, ‘Ben sizin Yardımcı’nız, Öğütçü’nüz, Tesellici’niz olmuşum. Size öğretmem gereken bir çok şey var, ama size benim gibi başka bir yardımcı göndereceğim.’

2) O size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruh’unu verecek.

Bundan belli olan gerçek, Yardımcı’nın ruh olmasıdır.  Muhammed’e hiç bir zaman ‘Gerçeğin Ruh’u adı verilmiş mi?

3) O sizinle beraber sonsuza dek birlikte olsun diye … verecek.

Sonsuza dek’i bırak Muhammed, hiç bir bakımdan İsa’nın öğrencilerle birlikte değildi. Muhammed M.S. 7 yüzyılda doğmuştur. Sadece 62 yıl yaşamıştır, sonra ölmüştür.  Sonsuza dek öğrencileriyle yaşamamıştır, değil mi? Cesedi Medina’da gömülmüştür.  Ama İsa, söz edilen Yardımcı’nın sonsuza dek öğrencileriyle birlikte olacağını demiştir.  Söz edilen Yardımcı, Muhammed olamaz.

4) Dünya O’nu ne görür, ne de tanır.

Bu kehanete göre dünya, Yardımcı’yı görmediği için, O’nu kabul edemez.  Muhammed görülebilir olduğu için, yaşamı boyunca binlerce insan onu görmüştür.  Görülmeyen Yardımcı, görülebilir Muhammed olamaz.

5) Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor.

İsa, açık olarak, öğrencilerin tanıdıkları bir kişiden söz ediyordu.  Muhammed’i tanıyorlar mıydı ? Tabii ki hayır ! Muhammed, beş yüz yıl sonra doğmuştur.

6) İçinizde olacaktır.

Yardımcı, öğrencilerin içinde olacaktı. Yardımcı, nasıl Muhammed olabilir ? Muhammed, artık yaşamayan,  etten ve kandan bir insandı.  Muhammed, İsa’nın öğrencileri içinde değil, gelecekte ise de onların içinde olmayacak.

Bundan ne sonuçlara varbiliriz?

Muhammed, İsa’nın elçilerin zamanında yaşıyor muydu? Hayır. Muhammed’e hiç ‘Gerçeğin Ruh’u’ adı verilmiş mi? Hayır.  Muhammed, elçilerle sonsuza dek birlikte oldu mu? Hayır. Muhammed, elçilerin içinde yaşadı mı? Hayır.  Bu kehanet, Muhammed hakkında olamaz.

Ama kimin hakkındadır? Kutsal Kitap, aşağıdaki ayetlerde gerçeği gösteriyor: ‘Ama Baba’nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak’ (Yuhanna 14:26). Yardımcı’nın Tanrı’nın Kutsal Ruh’u (Ruh Al-Kudus) olması, kesindir.

Bu kehanetin yerine gelmesi, günlerce sonraydı.  İsa’nın dirilişinden sadece elli gün sonra öğrenciler, Pentikost günü, Yardımcı’yı benimsemişlerdir.  İsa, Yardımcı, Kutsal Ruh’un gelişini  beklemek için Yeruşalim’de beklemelerini söylemişti (İncil, Elçilerin İşleri 1:4-8).  Hepsi birlikte şehirde dua ederken Kutsal Ruh, her birinin üzerine inmiştir. ‘Kutsal Ruh’la doldular’ (İncil, Elçilerin İşleri 2:3-4). İsa dünyadayken Kutsal Ruh, İsa’nın kişiliğinde onlarla birlikteydi, ve Pentikost gününden sonra, sonsuza dek, öğrencilerin yürekleri içindeydi.

Yardımcı, hakikaten yaşayan Tanrı’nın Kutsal Ruh’udur.  İsa’nın kim olduğunu ve bizim gibi günahkâr için ne yaptığını anlamamız için gözümüzü açması için hepimizin Kutsal Ruh’a gereğimiz var.  Yardımcı, sadece Müjde’ye yani İsa’nın günahlarımız için öldüğü ve dirildiğine inananlara verilir.  Günahlarından tövbe ederler, Tanrı için yaşamaya çalışırlar.  Bir kişinin Hıristiyan olması, bu şeylerin yapılmasına bağlıdır.  Yardımcı, sadece inananlara verilmektedir.  İsa’dan sizi kurtarmasını isteyerek, bugün bu ayrıcalığı elde edebilirsiniz.

SONUÇ

Bu ayetlerin tümü, (ve Müslümanların söz ettiği diğer ayetler), biraz inceleme ve bağlamını düşünmekle anlaşılabilir.  Bu parçaların Muhammed’le ilgili olduğunu söyleyenler, Kutsal Kitap konusunda yüzeysel bir anlayışa sahip oldukları gösteriyorlar.  Gerçek, onu araştırmaya hazır olan herkes için elde edilebilir.  Gerçeği aramak, çaba gerektirir, ama yapılabilir.  İsa’nın söylediği gibi, ‘Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak’ (İncil, Yuhanna 8:32).

Müslümanlar ve Hıristiyanlar, birbirine benzeyerek Mesih’in gelişin Eski Antlaşma’da (Tevrat, Zebur ve peygamberlerin eserleri) önceden söylendiği görüşünü tutuyorlar.  Eğer Tanrı, İsa Mesih’ten çok daha büyük olacak bir peygamber gönderecek olsaydı, elbette onun hakkında da kehanet bulacaktık.  Ama onun hakkında hiç kehanet bulunmaz.

Başka bir Kurtarıcı yok

Adem ve Havva günah işledikleri zaman, insanın Tanrı’yla olan arası bozulmuştur. Ama Tanrı, şefkatli ve merhametli olduğu için, dünyayı kurtarmak amaçla (sadece peygamber değil) Kurtarıcı göndereceğine söz vermiştir.  İnsanlar, kendi iyi işlerine tam olarak dayanarak Tanrı’nın yargısından kaçmaya çalışıyorlar, ama Tanrı’nın Kutsal Sözü, Kutsal Kitap, iyi yaşamlarla asla Tanrı’yı hoşnut edemeyeceğimizi öğretiyor.   Günahlarımızın zararını telafi edemiyoruz.  Ama Tanrı bize merhamet göstermeye karar vermiştir.  Sorunumuzu halletmek için tek bir çözüm olduğunu biliyordu: onu kendi çözmesi.  Sadece büyük bir peygambere ihtiyacımız yoktu.  Günahlarımızı silmek için bir Kurtarıcıya ihtiyacımız vardı.

Tüm peygamberler, Nuh, İbrahim, Musa, Davut ve başkalar, bizi Tanrı’nın vaadından hatırlatıyorlar.  Gelecek olan kurtarıcıyı tasvir ederek peygamberlik ettiler.  Sonra Vaftizci Yahya adlı peygamber, İsa’yı gördüğü zaman, İsa’nın vaadedilen Kurtarıcı, Adem ve Havva’ya verdiği antın gerçekleşmesi olduğunu söyledi.  Vaadedilen Kurtarıcı gelmişse, neden başka birini arayalım?  Günahlarımın nasıl bağışlanabildikleri ve cennete gideceğimden emin olma yolunu biliyorsam, neden başka birini veya başka bir kitabı arayayım?  Eğer İsa, Tanrı’nın günahkârları kurtarma planında ön yeri alıyorsa, başka bir şeye ihtiyacımız yok.  Nasıl kötü Sauron yenildiği için Lord of the Rings (Yüzüklerin Hükümdarı) trilojinin onu tamamlamak için dördüncü bir esere gerek olmadığı gibi veya Karanlık yanı fethedildiği için Star Wars’un (Yıldızların Savaşları) yedinci bir filime gerek olmadığı gibi, Tanrı’yı bize göstermek için İsa’dan sonra yeni kitaplara veya filimlere gereğimiz yok.  İsa, kötülüğü ve Şeytanı yenmiştir.  Çarmıhta, ‘tamamlandı’ diye haykırmıştır.

Başka bir yol yok

İsa, ‘Yol, gerçek ve yaşam Ben’im’ dedi. ‘Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez’ (İncil, Yuhanna 14:6).  İsa’nın ‘gelecekte size gösterilecek yollar arasında ben bir yolum’ demediğini fark edin.  Hayır, cennete tek yol O olduğunu söylemiştir.  İsa, çarmıhta günahlarımızın hak ettiği cezayı çektiği için bu iddiayı yapabilmiştir.  Günah sorunumuz, o şekilde halledilmiştir.  Buddha, Muhammed veya başka biri, günahımız için ölmemiştir.  Kutsal Kitap, ‘Başka hiç kimsede kurtuluş yoktur. Bu göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur’ diye yazıyor (İncil, Elçilerin İşleri 4:12).  Tanrı’ya giden yol ve kurtuluş, İsa’dan başka birinde yok. Mesih’in çarmıhtaki sunusu, yeterlidir.  Başka bir peygambere veya ada gerek yok.  Peygamberden üstün olan biri, Kurtarıcı, gelmiştir.  Sadece İsa, Tanrı’yla aranızı onarabilir.  Sadece İsa, günahımızı bağışlayarak bize sonsuz yaşam verebilir.  Sadece O, cennete gitmenizi emin kılabilir.